IKEA, küçük bir köyde kurularak gökyüzüne dayanan bir merdivenin
basamaklarına hızlı bir şekilde çıkıp dünyanın dört bir tarafına markanın
bayrağını dikerek zirveye ulaşanların, güçlü bir vizyon ve derslerle dolu bir
hikayenin adıdır.
İKEA nesilden nesile devredilen hatıralarla dolu mobilyaları kullan at
modeline çevirmiş lakin kendi markasını (gün geçtikçe de büyüterek) nesilden
nesile geçecek şekilde ayakta kalmasını başarmış bir markanın hikâyesidir.
İngvar Kamprad ve İKEA
İKEA’nin kurucusu İngvar Kamprad 1926 yılında İsveç’te çiftçi bir babanın
çocuğu olarak dünyaya gelir.17 yaşında okulu terk ederek kendi çapında ticarete başlar. Kurabiye, oyuncak, çelik çomak, kibrit,
kutu, çakmak, dolmakalem, naylon çorap, balık, toka gibi şeyler satarak çok
kısa sürede işlerini büyütür.
21 yaşına geldiğinde üretim yapan ama
ürettiklerini pazarlamada zorlanan marangozların pazarlamalarına yardım amaçlı
katalogla sipariş toplama işine başlar. İşleri büyüyünce bu büyümeyi
hazmedemeyen marangozlar ona ambargo uygularlar. Ama İngvar pes etmez ve aldığı
kamyonetle müşterilerine ürünlerini satıp gücüne güç katar. Rakiplerinin
pahalı mobilyalarının aksine kendi mobilyalarına sade İskandinav kültürünün
izlerini yansıtarak düşük fiyatlı ürünlerle daha iyi bir yaşam sürmelerini
çalışmayı ilke edinir.
İşini markalaştırmaya karar vererek adının ve
soyadının baş harfleri “I” ve “K” yı, mektup adresinde yer alan, yaşadığı
çiftlik Elmtaryd dan “E” yi ve kasabaları Agunnaryd ın “A” sını alarak şirket
ismini oluşturur ve "IKEA" yı kurarak 1943’te markasını tescil
ettirir. 1947'de mobilya satmaya başladı. Fiyatları
rekabet edilemeyecek kadar aşağı çekince, İsveçli üreticiler çok büyük
boykotlar ilan ettiler.
1956 yılında bir
kış günü, teslim edilmesi gereken bir masanın arabanın bagajına sığdırılamaması
üzerine, İKEA’ da tasarımcı olarak çalışan Gillis Lundgren "Sökün ayaklarını şu Allah'ın belası
masanın..." diyerek bağırması ile masaların bütün ayakları sökülerek
arabaya yerleştirildi. Bu çözümle İKEA ayrıca, pazarlama alanında dünyayı
yepyeni bir dönemle tanışmanın tohumlarını da atmış oluyordu. O sıralar 30
yaşında olan İngvar
Kamprad, bu pratik çözümü duyunca, müşterinin evde monte edebileceği mobilyalar üretip pazarlamayı
kararlaştırdı. Böylece;
1. Nakliye de,
montaj da müşteriye ait olacaktı.
2. pahalı
ambalajların maliyetinden kendini kurtarmış olacaktı.
3. Müşteriler
yassı kolilere paketlenmiş mobilyaları kendileri kucaklayıp taşıyacaklardı
arabalarına. Tüm bu
tasarruflarla hiçbir rakibinin yanına yaklaşamayacağı bir satış fiyatını
yakalamış olacaktı.
İngvar, kısa
süre içerisinde ithalat ve ihracata başlar, öyle ki 33 ayrı ülkede 213 noktaya
kadar büyümesini gösterir. 50 yıl içerisinde dünyanın en zenginleri arasına
girer.
30 milyarı aşkın
bir servete sahip olduğu halde tutumlu olmayı ilke edinerek zenginlikten uzak
bir hayat yaşıyor. Örneğin firstclass'ta uçmak yerine ekonomik sınıfta uçuyor,
ucuz restoranlarda yemek yiyor, pazarlık yapıyor. Mütevazı bir evde oturuyor, 15 yaşında bir Volvo ve otobüs yaş indirim
kartı kullanıyor Dünyanın en lüks tatil yerlerinde tatil yapmayıp ailesiyle
birlikte olmayı tercih ediyor. Trenlerde ikinci sınıfta gidiyor.
Bunun nedenine
açıklık getirirken işin sırrını şöyle
açıklıyor: En lüks yolculuklar yaparken yanımda çalışan insanlardan nasıl daha
ucuz seyahatleri tercih etmesini isteyebilirim ki?...
Ve "Biz
İsveçliler çetin doğa koşullarında yaşam mücadelesi verdiğimiz için elimiz
biraz sıkı oluyor" diyor gülümseyerek.
Çocuklarına
işi devredene kadar onlara bir işçi gibi davrandı ve bu şekilde hayatın
zorluklarını tattırarak alın teriyle gece gündüz çalışıp büyüttüğü İKEA’yı üç
çocuğuna paylaştırdı. Kendisi şimdi mütevazı bir emeklilik yaşadığını söylese
de işin tüm iplerini bırakmaması pekte emekliye ayrıldığını göstermiyor. Çok yaşlandığı
halde 05.40'ta uyanıyor. Ve diyor ki: "10 dakikada ne kadar çok şey yapılabilir bir
bilseniz... Ama o 10 dakika geçince, bir daha geri getirmeniz imkânsız. Hayatınızı 10'ar dakikalık dilimlere
ayırın ve onların mümkün olduğu kadar azını boşa harcamaya çalışın”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder