26 Aralık 2012 Çarşamba

IKEA Nasıl Başardı?




IKEA, küçük bir köyde kurularak gökyüzüne dayanan bir merdivenin basamaklarına hızlı bir şekilde çıkıp dünyanın dört bir tarafına markanın bayrağını dikerek zirveye ulaşanların, güçlü bir vizyon ve derslerle dolu bir hikayenin adıdır.

İKEA nesilden nesile devredilen hatıralarla dolu mobilyaları kullan at modeline çevirmiş lakin kendi markasını (gün geçtikçe de büyüterek) nesilden nesile geçecek şekilde ayakta kalmasını başarmış bir markanın hikâyesidir.


İngvar Kamprad ve İKEA

İKEA’nin kurucusu İngvar Kamprad 1926 yılında İsveç’te çiftçi bir babanın çocuğu olarak dünyaya gelir.17 yaşında okulu terk ederek kendi çapında ticarete başlar. Kurabiye, oyuncak, çelik çomak, kibrit, kutu, çakmak, dolmakalem, naylon çorap, balık, toka gibi şeyler satarak çok kısa sürede işlerini büyütür.
21 yaşına geldiğinde üretim yapan ama ürettiklerini pazarlamada zorlanan marangozların pazarlamalarına yardım amaçlı katalogla sipariş toplama işine başlar. İşleri büyüyünce bu büyümeyi hazmedemeyen marangozlar ona ambargo uygularlar. Ama İngvar pes etmez ve aldığı kamyonetle müşterilerine ürünlerini satıp gücüne güç katar. Rakiplerinin pahalı mobilyalarının aksine kendi mobilyalarına sade İskandinav kültürünün izlerini yansıtarak düşük fiyatlı ürünlerle daha iyi bir yaşam sürmelerini çalışmayı ilke edinir.
İşini markalaştırmaya karar vererek adının ve soyadının baş harfleri “I” ve “K” yı, mektup adresinde yer alan, yaşadığı çiftlik Elmtaryd dan “E” yi ve kasabaları Agunnaryd ın “A” sını alarak şirket ismini oluşturur ve "IKEA" yı kurarak 1943’te markasını tescil ettirir. 1947'de mobilya satmaya başladı. Fiyatları rekabet edilemeyecek kadar aşağı çekince, İsveçli üreticiler çok büyük boykotlar ilan ettiler.
1956 yılında bir kış günü, teslim edilmesi gereken bir masanın arabanın bagajına sığdırılamaması üzerine, İKEA’ da tasarımcı olarak çalışan Gillis Lundgren "Sökün ayaklarını şu Allah'ın belası masanın..." diyerek bağırması ile masaların bütün ayakları sökülerek arabaya yerleştirildi. Bu çözümle İKEA ayrıca, pazarlama alanında dünyayı yepyeni bir dönemle tanışmanın tohumlarını da atmış oluyordu. O sıralar 30 yaşında olan İngvar Kamprad, bu pratik çözümü duyunca, müşterinin evde monte edebileceği mobilyalar üretip pazarlamayı kararlaştırdı. Böylece;

1. Nakliye de, montaj da müşteriye ait olacaktı.
2. pahalı ambalajların maliyetinden kendini kurtarmış olacaktı.
3. Müşteriler yassı kolilere paketlenmiş mobilyaları kendileri kucaklayıp taşıyacaklardı arabalarına. Tüm bu tasarruflarla hiçbir rakibinin yanına yaklaşamayacağı bir satış fiyatını yakalamış olacaktı.

İngvar, kısa süre içerisinde ithalat ve ihracata başlar, öyle ki 33 ayrı ülkede 213 noktaya kadar büyümesini gösterir. 50 yıl içerisinde dünyanın en zenginleri arasına girer.

30 milyarı aşkın bir servete sahip olduğu halde tutumlu olmayı ilke edinerek zenginlikten uzak bir hayat yaşıyor. Örneğin firstclass'ta uçmak yerine ekonomik sınıfta uçuyor, ucuz restoranlarda yemek yiyor, pazarlık yapıyor. Mütevazı bir evde oturuyor, 15 yaşında bir Volvo ve otobüs yaş indirim kartı kullanıyor Dünyanın en lüks tatil yerlerinde tatil yapmayıp ailesiyle birlikte olmayı tercih ediyor. Trenlerde ikinci sınıfta gidiyor.
Bunun nedenine açıklık getirirken işin sırrını   şöyle açıklıyor: En lüks yolculuklar yaparken yanımda çalışan insanlardan nasıl daha ucuz seyahatleri tercih etmesini isteyebilirim ki?...
Ve "Biz İsveçliler çetin doğa koşullarında yaşam mücadelesi verdiğimiz için elimiz biraz sıkı oluyor" diyor gülümseyerek.
Çocuklarına işi devredene kadar onlara bir işçi gibi davrandı ve bu şekilde hayatın zorluklarını tattırarak alın teriyle gece gündüz çalışıp büyüttüğü İKEA’yı üç çocuğuna paylaştırdı. Kendisi şimdi mütevazı bir emeklilik yaşadığını söylese de işin tüm iplerini bırakmaması pekte emekliye ayrıldığını göstermiyor. Çok yaşlandığı halde 05.40'ta uyanıyor. Ve diyor ki: "10 dakikada ne kadar çok şey yapılabilir bir bilseniz... Ama o 10 dakika geçince, bir daha geri getirmeniz imkânsız. Hayatınızı 10'ar dakikalık dilimlere ayırın ve onların mümkün olduğu kadar azını boşa harcamaya çalışın”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder